Son günlerde örgütle arasının açık olduğu yönünde sık sık haberler çıkan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, basın toplantısı düzenleyip net konuştu. North Point Otel’de basın toplantısı düzenleyen Cihaner, yerel basında çıkan “Denizli’ye geldiğinden il yönetiminin haberi yok” yorumlarını eleştirdi. “Önümüzdeki dönem Denizli’den milletvekili adayı değilim.”Siyasetin değişik alanlarda yapıldığını ve il yönetiminin yaptığı her şeyi milletvekillerine, milletvekilinin yaptığı her şeyi de il yönetimine söylemek zorunda olmadığını belirten Cihaner, “Basında çıkan haberleri çok anlamsız bir tartışma olarak görüyorum. Denizli’ye basın mensuplarıyla toplantı yapmak amacıyla geldim. Tabi örgütle işlerimiz, diyaloglarımız oluyor ama son tartışma gereksiz bir tartışma. Bu tartışmanın yerel medyada eleştirel tonda verilmiş olmasını da anlamakta güçlük çekiyorum. Yani oradan bir gerilim mi yaratılmak isteniyor anlamıyorum. Siyaset değişik yerlerde yapılır, bir yere özgünleştirilemez. Siyasette sadece yanında il örgütü yöneticileri ile yapılmaz. Sizlerle daha rahat bir ortamda olabilmek için böyle bir şey örgütledik. Sanırım bu tartışmanın bir gerekçesi de herhalde yaklaşan genel seçimler. Gene çok gereksiz olduğunu düşündüğüm saçma sapan tartışma başlatılmak isteniyor. Ben açıklıkla ifade edeyim bu tarz gerilimlere gerek yok. Çekinenler varsa çekinmelerine de gerek yok. Çünkü ben önümüzdeki dönem eğer bir dönem daha milletvekilliğini düşünürsem bu kesinlikle Denizli olmayacak” dedi. “Denizli’de gençler ve kadınların milletvekili olması gerekir diye düşünüyorum. “Denizli il örgütü talep ettiği ve YSK’nın kontenjan zorunluluğu nedeniyle Denizli’den aday olduğunu vurgulayan Cihaner, genç ve kadın kadrolarına dikkat çekti. Cihaner, “Denizli’de siyaset yapan yurttaşlarımız var. Yıllardır Denizli’nin tozunu yutan koşturan partililerimiz var. Her biri fazlasıyla hak ediyor. Denizli’nin performansını potansiyelini daha fazla ortaya çıkaracak genç, daha dinamik ve kadın ağırlık profilin oluşması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. “Denizli’ye gelemediğim doğru”CHP Denizli Milletvekili Cihaner, gerek partililerden gerekse vatandaşlardan “Denizli’ye gelmiyor” eleştirileri aldığının da farkında olduğunu belirterek özeleştiride bulundu.Parti Meclisi üyeliği görevi ve Parlamento’nun çok yoğun çalışması nedeniyle, Denizli’ye çok sık gelemediğini, geldiğinde de bunu şova dönüştürmediğini belirten Cihaner, siyasetin sünnet, düğün, cenaze sarmalından çıkması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Düğüne gitmem, Soma’ya giderim”“Klasik bir politikacı gibi düğün, sünnet cenaze, sarmalına katılmadığım, girmediğim doğru. Malum bürokrasiden geldim yerelle güçlü bir bağım da olmadı. Daha çok örgütlerle Türkiye’nin her yerindeki örgütlerle, siyasete girerkenki profilim üzerinden bir bağlantı kurmuş durumdayım. Ayrıca, Türkiye’de artık geleneksek siyaset anlayışının da terk edilmesi lazım. Yani milletvekillerin daha çok, parlamento, toplumun aydınlatılması, kendi siyasi fikirleri doğrultusunda çalışmalara zaman ayırmaları gerekir. Sadece cenaze, düğün, kuşkusuz o da önemli, yurttaşların acılarını, sevinçlerini temsilcilerin paylaşması önemli ama, orayla da daraltılmaması lazım. Bu biraz da AKP’nin ve Türkiye’de egemen olan sağ siyasetlerin yerleştirdiği bir şey aslında. Her türlü usulsüzlüğü, yağmağı yaparlar, halk düşmanı politikalar üretirler, ama cenazeye gidince ‘a milletvekili bizimle’ olur. Milletvekili sizinle orda olacağına Soma’da olsun. Soma’daki o hukuk dışı düzenlemeleri yapmasın. Emek düşmanı düzenlemeler yapmasın. Yurttaşların bunu da sorgulaması lazım.” “Hükümet ülkeyi gene Ortadoğu’da bir maceraya sokacak.”“Bu durum iç politikaya da yansıyacaktır. AKP’nin seçim önceleri başvurduğu yollardan biridir bu. Batılılar buna bayrak altında toplanma derler. Ülke içinde ne olursa olsun, siyasi iklim ne kadar parçalı olursa olsun eğer bir dış tehdit oluşursa insanlar bir araya gelirler. Bu bir araya gelişten de iktidarda kim varsa, en saldırgan, en milliyetçi fikri kim savunursa, bundan en çok o faydalanır. En azından o süreç sonuçlanıncaya kadar. Amerika ve emperyalistler İŞİD gibi yapıları oluşturdular. Şimdi de nasıl oluşturdularsa, ayni metotla AKP’yi de işin içine katarak bu sorunu çözeceklerini zannediyorlar. Batıdan sadece insan öldürmek için oraya gidenleri silahlandırarak bölgeyi istikrarsızlaştırdılar. Mezhepçi politikalarla var olan ve geride kalmış problemleri arttırdılar ve ortaya İŞİD çıktı. Dikkat ederseniz İŞİD ve benzeri örgütler, sadece Türkiye sınırında varlar. Niye öyle; gerektiğinde top desteği ile yada birkaç kez yaptıkları gibi hava saldırısı ile onlara yönelik olası askeri harekatı engellediler. Kendileri çıkardılar; şimdi de tampon bölge oluşturacağız diyorlar. Zaten fiili olarak tampon bölge sınırımızda kurulmuş durumda. Sınır güvenliği yok. Bir garabet de şurda; uçuşa yasak bölge oluşturulması isteniyor. Ya zaten orda sizin karşınızdaki İŞİD’in hava gücü yok ki. O zaman bu uçuşa yasak bölgeyi niye yapıyorsunuz? Demek ki gene bilinç altında veya gerçek planda başka bir şeyler var. ““Bu politikalar sonucunda metropollerde, büyük şehirlerde İŞİD kökenli terör saldırıları yaşanırsa şaşırmamak gerekir. AKP’ye destek veren yurttaşların bu gidişi ciddi anlamda sorgulamaları gerekir. “ “Rehinelerin serbest bırakılmasında ülkeyi yönetenlerin haberi yoktu.”“Rehinelerin serbest bırakılması ile ilgili olarak da hükümetin, Cumhurbaşkanının ve MİT’in bu serbest bırakmadan haberleri olmadığı kanısındayım. Bir rehinenin ifadesinde belirttiği 4 saat teslim alınmayı bekledik cümlesi zaten herşeyi anlatıyor. Burada bir takas söz konusu. Tevhid Tugayları’nın elindeki İŞİD’in üst düzey liderlerinden birinin eşi ve çocuklarına karşılık konsolosluk görevlilerimizin bırakılması söz konusu. Burada Amerika’nın parmağı açık. Türkiye’nin ortak operasyona girmesi için elindeki rehine kozu bu şekilde alınmış oldu. Nitekim, Erdoğan Amerika’ya gitmeden önce söyledikleri ile dönüşte söyledikleri tam zıt şeyler.”“Şu anda cemaatçi hakim savcıların kendilerine yapacaklarından çok korkuyorlar.”“HSYK seçimleri var, çok önemli. Çok çok önemli.. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Genel seçim kadar önemli. Yıllardan beri cemaatçi yargının yaptıklarına, ettiklerine çok sert açıklamalarla karşı çıkanlar şimdi cemaatçi diye yaftalanıyor. Böyle şey olur mu? Kendileri yıllardan beri cemaatle iç içeler. Ne istediniz de vermedik dediler. Yargıyı, polisi, ülkeyi onlara teslim ettiler. Tek bir delil yok; yani şimdi herkesi dinliyorlar, böyle bir şey olsa, mümkün mü bunların delillerinin AKP’de olmaması. Komplo teorileri ile herkesin beynini uyuşturuyorlar. Ben nasıl cemaatçi olurum, Kılıçdaroğlu nasıl cemaatçi olur? Hükümet tarafından açıklanan, HSYK seçimlerinde istemediğimiz bir sonuç çıkarsa gayri meşru ilan ederiz açıklaması kabul edilebilecek bir şey değil. Kendilerinin istediklerinin dışındakilerin kazanması durumunda onlara göre cemaat kazanmış olacak. Bu koşullarda, sonucu tanınmayacak, gayri meşru ilan edilecek, seçim her şeyden önce seçim değildir. Hakim ve savcıların artık boykot seçeneğini bile düşünmeleri gerekir diye düşünüyorum. Yani düşünün, koşturdular, mücadele ettiler ve YARSAV’ın listesi seçildi. Ertesi gün bir yasa değişikliği ile çalışamaz hale getirebilirler. Biz biliyoruz ki çok korkuyorlar. Yani şu anda cemaatçi hakim savcıların kendilerine yapacaklarından çok korkuyorlar. Çünkü çok iyi biliyorlar, bu güne kadar ne yaptılarsa beraber yaptılar. Yolsuzlukları da beraber yaptılar, Ergenekon türevi davalardaki hukuksuzlukları, hukuk cinayetlerini beraber işlediler. Nasıl ahlaksız davranabileceklerini çok iyi biliyorlar. Nasıl gözü kara davranacaklarını çok iyi biliyorlar.”“Artık insanlar üzerinde, tersinden türban aracılığıyla vesayet kurulmuş durumda.”“İlköğretimde bile türbanın serbest bırakılması ile karşı karşıyayız. Bu özgürlük olarak sunuluyor. Bunu tek başına değerlendirmemek gerekir. Bu bir yap-bozun bir parçası. Özellikle öğretmenler ve okul yöneticilerinin değişiklikleri ile birlikte ele alınmalı. Böyle bir olay toplumda tartışılmalıydı. Bilim adamlarının deyişi ile, çocuğun üstün yararı açısından değerlendirilmeden bakanlar kurulunda bilmem kaç tane erkek karar verdi. Artık insanlar üzerinde, tersinden türban aracılığıyla vesayet kurulmuş durumda. Aman eleştirmeyelim, politik bir malzeme yapmayalım anlayışı var. İnsanların zihni esir alınmış durumda. Laiklik konusunda hassas olan pek çok kişi bile bu konuda ses etmekten geri duruyor. En azından AKP’ye yeniden bir türban kozu vermeyelim diye düşünülüyor. Bunun bir adım sonrası da belki de zorunlu hale gelmesidir. Bunu imam hatiplerde gördük. Bu süreci daha önce yaşamış ülkeler var.
SİYASET
27 Eylül 2014 - 21:12
Güncelleme: 25 Ekim 2014 - 22:52
"DENİZLİ'DEN ADAY DEĞİLİM."
CHP’de örgütle Denizli Milletvekili Cihaner arasındaki gerginlik yükseldi. Cihaner, “Yaklaşan genel seçimler nedeniyle böyle saçma sapan tartışma başlatılmak isteniyor. Ancak çekinenler varsa söyleyeyim, önümüzdeki dönem kesinlikte Denizli’den aday olmayacağım” dedi.
SİYASET
27 Eylül 2014 - 21:12
Güncelleme: 25 Ekim 2014 - 22:52
SENİN ALDIĞIN PARA BENDEN ALINA PARA İLE ÖDENİYOR ZEHİR ZUKKUM OLSUN SANA BİR KEZ ÇIKIPTA HALKIN ARASINA MİLLETİN DERDİNİ Mİ DİNLEDİN BURADAN SEÇİLİP DENİZLİ HALKINI SALAK ZANNETTİN GERÇİ Bİ ÇOK SALAK MEVCUT GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ SUS PUS OLANLAR HADİ ÇIKIN KONUŞUN SEÇTİĞİNİZ ADAM HALKIN ADAMI İSE ÇIKSIN HALKIN ARASINA