Numune Kardeşler Sineması’nın bizim jenerasyonun ve bizden öncekilerin nezdinde çok büyük önemi vardır.
Zamanın ünlü ses sanatçıları, ünlü tiyatrocuları gelip, Buldan’ımızda konserler vermiş, oyunlar oynamışlardır. 1950’li yılların başlarında Münir Nurettin Selçuk üstattan tutun da Behiye Aksoy, Nigar Uluer, Gönül Yazar ve daha nice ismini sayamayacağımız birçok ünlü gelmiştir.
Avni Dilligil, Kemal Dirim, Muammer Karaca (Cibali Karakoulu’nu meşhur etmiştir. Cem Karaca’nın babasıdır.), meşhur sihirbaz Zati Sungur (Şarkıcı Şükran Ay’ın kocası, Gazeteci Savaş Ay’ın babasıdır.) Numune Kardeşler Sineması’na gelen ünlülerden bazılarıdır.
O dönemlerde Zeki Müren Denizli’ye turneye gelir. Sinemacı Yusuf abi de Zeki Müren’le anlaşmaya gider. Zeki Bey 10.000 TL’den aşağıya inmez. Yusuf abi en son 7.000 TL’ye kadar çıkar ve anlaşamadan geri gelir. Eğer olsaydı, Zeki Müren gibi eşsiz bir sesi dinleme ve seyretme fırsatını bulacaktı Buldanlımız.
Bizler 1960’lı yıllarda ortaokula başladık. Nerde çocuklarda bol para? Sinemaya gidemezsin. Hadi, bir defa gittin, zaten bir film 5-6 gün oynar. Çocukların başka bir eğlencesi mi var? 2-3 gün sonra film arasında 10 dakika sigara molası verilir, insanlar dışarı çıkarlar. İkinci yarı başlayacağı zaman biz çocuklar kalabalığa karışır, içeri gireriz. Ama en fazla 5-10 dakika sonra, iğne deliğine girseniz, rahmetli Yusuf abi sonradan giren herkesi bulur dışarı çıkarırdı. Biz de arkadaşlarla, ertesi günü okul dönüşü, gazoz kasaları dışarıda durduğu için, gazozları açıp, üzerinden biraz içip yarım bırakırdık. En az bir kasa gazozu bu şekilde zarar verirdik. Böylece o günkü çocuk aklımızla intikam almış olurduk.
Cumartesi-Pazar öğleyin saat 2,5’da aile matinesi olurdu. Sinema dağılırken, aşağı parkın duvar dibi, parkın içi boydan boya delikanlılarla ve nişanlı erkeklerle dolar, bir resmi geçit gibi kızlar izlenirdi.
Daha sonra 1970’li yılların başlarında Kızılay Sineması İsmet Akbaylar abimiz tarafından çalıştırılmaya başlayınca, parkın önü, Kızılay binasının karşısında ayni şeyler yaşandı. Ne yapsın gençler, nişanlılar; başka bir yerde göremezlerdi ki sevdiklerini gariplerim.
Gençler, 4 Eylül günleri fellik fellik sevdiğini, nişanlısını arardı görebilmek için. Eğer bulursa dondurma ve gazoz ısmarlanır. Hey gidi günler hey!
Gençler ancak görürdü sevdiğini düğün ve sinema çıkışı,
Acaba yakalayabilir miydi o kalabalıkta kaçamak bakışı?
Şimdi gençler internet ve cep telefonu aşkları yaşıyorlar,
Maalesef anne ve babaya da lüzum görmüyorlar.
Gençler şimdi yaşıyorlar aşklarını ulu orta, vıcık cıcık,
Söyleyin dostlar, eskiler mi güzeldi, yoksa şimdiki yaşananlar mı uçuk, kaçık.